2011’in son yazısı ile sizlerleyim. “2010’da neler yaptınız / yapamadınız, 2011 hedefleriniz hazır mı?” deyip sizi baymayacağım. 🙂 İhtiyaç duyduğunuz / değiştirmek istediğiniz her ne ise bir şekilde olacak; eminim… Bugün olmazsa yarın, bugünkü niteliklerinizle değilse yarın alacağınız eğitimlerle, bugünkü düşüncelerinizle varamıyorsanız yarınki duygularınızla; öyle ya da böyle… Vakti gelince, siz yeteri kadar istediğinizde ve hazır olduğunuzda mutlaka olacak; biliyorum…
Bugün size başka şeyler anlatacağım:
Yıllar önce Anıttepe’deki lojmanlarda otururken Gençlik Caddesi’nde Palmiye Pastanesi vardı; sanırım artık yok. Sahibi amcanın adını hatırlamıyorum ama oğlu okul arkadaşımızdı, adı Recai.. Pastane kültürünün pek olmadığı, pastanelerde bunca çok ve çeşitli pastaların yapılmadığı zamanlardı.. Ee nerdeyse 30 yıl önceden sözediyorum. Neyse, benim en çok sevdiğim pasta ayçöreği idi.. Yumuşacık, bol kakaolu, üzümlü, cevizli ayçöreğini yemek benim için çok özeldi. Yıllar var ki yememiştim. Geçen gün eşim dedi ki, “sana bir sürprizim var, sevdiğin bişey aldım.” Çay yaptık, ayçöreklerini yedik. Yıllar önceki o yumuşacık çöreklere benzemiyordu doğrusu: Ne tadı, ne de bende uyandırdığı duygu… Bir zamanlar çok sevdiğimiz, anlam yüklediğimiz, bize çok şey ifade eden, özel ve önemli olan şeylerin zaman içinde aynı kalmadığını, eskisi gibi olmadığını ve onlara verdiğimiz anlamların da nasıl değişebildiğini düşündüm… Bu bir çörek de olabilir, sevdiğiniz bir insan da.. Ne garip değil mi?
Lisedeyken, teyzem Almanya’dan turuncu renkli bir walkman getirmişti. Pille çalışan, kocaman bir walkman. Konuşma sırasında arkadaşıma walkman’im olduğunu söyleyince şaşırmış ve “Aaa, senin walkman’in mi var?” demişti. Çoluk-çocuk, ihtiyacı olan-olmayan, çalışan-çalışmayan herkesin elinde Iphone görüyorum bugünlerde. Ve insanlar soruyorlar: “Aaa, senin Iphone’un yok mu?!” Ne garip değil mi?
Üniversitenin 3. sınıfındayken yurtta kalmıştım. Kitabımı okuyanlar hatırlayacaklardır: Tandoğan’daki Milli Savunma Bakanlığı’nın yurdunda.. O zamanki meydan, meydanın ortasındaki kocaman “Su Perileri” heykeli, tercihli otobüs yolu artık yok; neyse ki yurt binası hala duruyor. Bazı akşamlar heykelin etrafındaki banklarda oturur, laflardık. Benim en sevdiğim manzaraysa, kışın odamın penceresinden görünürdü: Elektrik direğinin ışığı altında yağan karlar ve “Su Perileri”.. Haftasonu kar yağdığında sokaktaki elektrik direğinin ışığı altında karları seyrederken, yılbaşı ağacımızın renkli ışıkları yanıp sönüyordu. Su Perileri ise suya kavuşmayı bekliyor. Ne garip değil mi?
Bir yılın daha sonundayız, ömrümüzün 1 yılı daha bitiyor. Yeni yılda sizin için özel, önemli ve manalı olan her ne varsa, hayırlısıyla olsun dilerim.. Vakti gelince, siz yeteri kadar istediğinizde ve hazır olduğunuzda mutlaka olacak; biliyorum…
Mutlu yıllar dilerim, sevgimle kucaklarım…
8 Comments
çok güzel bir yazı olmuş, doğup büyüdüğü sevgili ankarasını deli gibi özlemiş ve çocukken gata dan aldığı ayçöreklerinin ılıklığını ve enfes tadını hiç bişeyde bulayan biri için… yurdun camanından ünv. yürüyüş yoluna bakerken nasılda 6 sene geçivermiş :(( gözlerimi doldurduğunuz çiğdem hanım..
Sevgili Oslem, seneler geçiveriyor farkına bile varmadan.. Bazen de hatırlatan birileri çıkıyor işte benim gibi..:)
Yeni yılınız kutlu olsun..
Seni çok seviyorum mercan gözlü meleğim; ocak ayı içinde bir gün iki tane ay çöreği alıp Su Perileri heykeline gidelim..:))
gidelim :))
MERHABA ÇİĞDEM HANIM, BENİ GEÇMİŞE GÖTÜRDÜNÜZ YİNE .GÖZLERİM DOLDU. ÇOK ÖZLÜYORUM AMA O GÜNLER UZAKLARDA KALDI. BEN DE ANKARADA OKUDUM HATIRLARSINIZ BELKİ. 5-6 YILIM GEÇTİ ORALARDA. HALA ÖZLÜYORUM ANKARA’YI VE ANKARA YILLARIMI. HATTA MSB YURDUNDA BİR ARKADAŞIM VARDI. ARADA ONU ALMAYA GİDERDİM. DEDİĞİNİZ GİBİ HERŞEY YOLUNA GİRECEK. HERŞEY GÜZEL OLACAK. MUTLU YILLAR…
Mürvet hanımcım size de mutlu yıllar.. Herşey yoluna giriyor zaten; su akıyor yolunu buluyor…
sevgilerimle..
Merhabalar. Ben yazıda bahsettiğiniz kişiyim. İsmimi yanlış hatırlamışsınız Recai değil Kamil’di 🙂 O bahsettiğiniz amcanın adı da Cemal’di. Bu yazınızla bizi çok memnun ettiniz. yüzümüzü güldürüp duygulandırdınız.
Teşekkür ederiz 🙂
Sevgili Kamil, nedense Recai kalmış aklımda, ama o da vardı değil mi? :)Ben Anıttepe’yi, lojmanları, Anıttepe Lisesi’ni hiç unutmadım, andıkça mutlu olurum, gözlerim dolar.. Sen de o yılların içinden çıkıverdin bu yorumunla karşıma, çok mutlu oldum. Teşekkürler, sevgiler…