Geçen hafta, ilişkilerde iletişimin önemine değinmiş, yapılacak ve yapılmayacaklara bakmıştık. Bu haftaki yazımız ise bunları neden yapıp yapmayacağımız konusunda..
********************************************************************
Peki bunları neden mi yapmalıyız, birlikte bakalım:
- Duygusal olarak güvende hissedebilmek için tehditkar olmayan bir iletişime ihtiyaç duyarız. Bazı kişiler yüksek tonda, fazla iddialı konuşmalarla başa çıkabilirken bazıları da yumuşak bir ses tonuyla yapılan konuşmalarda, zıtlaşmayan, eleştirmeyen, saldırmayan ya da negatif hissettirmeyen bir tarzda kendilerini daha rahat hisssederler.
- Hepimizin aileden getirdiğimiz / öğrendiğimiz bir iletişim tarzı vardır. Hiç bağrış-çağrış, anlaşmazlık ya da çatışma olmayan bir ailede yetiştiyseniz “yapılmayacaklar” dediğimiz bir tarz sizi rahatsız eder. Bunun tam tersi bir ortamda büyüdüyseniz de sakin bir iletişim sizi rahatsız edecektir. İşte bu yüzden “benzer benzeri çeker” den hareketle aynı yada benzer iletişim tarzına sahip ailelerde yetişen kişiler birbirlerinin yanında daha rahattırlar. Çünkü öğrendiğiniz / bildiğiniz ve sizi “evde hissettiren” tarz budur ve aslında bu bilinçsizce olmaktadır.
Öte yandan bunun sağlıklı bir iletişim şekli olmadığı da açıktır. Bu nedenle insanların kendilerini rahat hissedebilecekleri ya da incinmiş, kızgın, utangaç ya da suçlu hissetmeyecekleri bir iletişim ortamı için temel bazı yöntemleri toparlayalım:
-
Konuşmaya karşınızdakini suçlayıcı bir şekilde parmağınızı ona doğru sallayarak başlamayın. İşaret parmağınız karşınızdakine yönelikken diğer 4 parmağınızın kendinize dönük olduğunun farkında olun!..
- “Sen” dili kullanarak suçlayıcı bir şekilde konuşmayın.
- Ofis çalışanlarının ya da ev halkının önünde yüksek sesle bağırmayın. (Özellikle çocukken anne babalar böyle yapar, hatırlayın. Çocukken de hoş değil, büyükken de!..)
- Kızgın bir ses tonu ve negatif bir beden diliyle konuşmayın.
- Karşınızdakinin sözünü kesmeyin.
- Saygısız ya da saldırgan sözcükler kullanmayın.
- Korkutucu el, kol, ya da vücut hareketleri yapmayın.
- Dikkatinizi tam olarak karşınızdakine verin.
- Göz kontağı kurun.
- Arkanızı dönüp konuşmayın.
Ve de bence en önemlisi karşınızdakiyle konuşuyorken %100 an’da olun. Dinleyin!.. Sözünü kesmeden, ne söyleyeceğini tahmin etmeden, yargılamadan, söylediklerinin doğru ya da yanlış olduğu şeklinde fikir yürütmeden, sadece o anda olarak dinleyin.
Sevgimle kucaklarım…