Evet, geçen haftadan devam… Dedik ki “sevilen olduğunu bil, kendini affet, başkalarını affet, döngülerini temizle, değerini başkasına bağlama…” Bilenler bilir, ben çok severim bu “kendini sevme” mevzuunu.. O yüzden konuya devam etmek istiyorum bu hafta.. Murathan Mungan şiirinde “oysa sevgili, bir tek sevgili nasıl değiştirir dünyanın gerçeğini..” diyor.. Ah evet, bir tek sevgili ile her şey nasıl da değişiyor, hayat mana kazanıyor, güneş açıyor, kuşlar ötüyor.. Nasıl mutlu, coşkulu, heyecanlı, güçlü hissediyoruz; dünya gözümüze ne kadar da güzel görünüyor ve de nasıl her şeyi yapabilir gibi hissediyoruz kendimizi..
Ah nasıl da sevgi arsızıyız: Daha anamızın karnındayken alıyoruz sevilmenin tadını. Doğumumuzla dünya bizim etrafımızda dönmeye başlıyor. Herkes etrafımızda pervane.. Yediğimiz bir lokma, ağzımızdan çıkan bir kelime, bir gülüşümüz, nasıl da sevindiriyor herkesi; seviliyoruz…
Bazen de “yemeğimizi bitirmezsek / bir oyuncağı alsınlar diye diretirsek / erken yatmazsak” sevilmiyoruz. Bizi sevmeleri için annemizi, babamızı üzmemek gerekiyor; öğreniyoruz…
Zaman ilerledikçe aile çemberinin dışından da sevgi görmeye başlıyoruz. Okulda öğretmenimiz, arkadaşlarımız, komşu teyze, bakkal amca seviyor bizi. Bu sefer de yaramazlık yapmamak, saygılı olmak, ödevlerimizi yapmak gerekiyor daha çok sevsinler diye; öğreniyoruz…
Sonra ilk aşk, ilk yürek hoplamaları.. Sevdiğimiz kız yüz vermeyince “Ayşe beni sevmiyor” ile başlayan düşüncemiz ilerleyen yıllarda “zaten beni kimse sevmiyor” a dönüşüyor. Ahmet’i başka kızla gezerken görünce “benden hoşlanmadı, ben yeteri kadar güzel değilim” diyoruz, bunun sonraki zamanlarda dönüştüğü hal ise “ben sevilecek biri değilim” oluyor.. Bazen de sevgilimiz sevsin diye naz yapmamak, istediği şeylere hayır dememek, en ufak hatalar için özür dilemek gerekiyor; öğreniyoruz…
Tüm bunlar olup biterken aslında kendimize olan sevgimizi, saygımızı yitirdiğimizin, güvenimizi kaybettiğimizin, kendimizi değersiz gördüğümüzün farkına bile varmıyoruz.
Sonra birgün kendimizi “evlenecek kız yok / evde kaldım / bütün iyi erkekler evlenmiş / bu sene de bekar gezelim…” derken buluyoruz…
Bir başkasının bizi sevmesi ya da birini sevmek konularına o kadar takılıyoruz ki, aslında kocaman bir ayrıntı gözümüzden nasılsa kaçıyor: Biz kendimizi seviyor muyuz?
Çalışmalarımızda bunu konuştuğumuzda hemen tepkiyle karşılaşıyorum: “Tabii ki kendimi seviyorum, bunu da nerden çıkardın?”
Oysa ne diyor Murathan Mungan şiirin devamında: “Birgün baktım hiç korkmadan aynaya / orda yeniden gördüm kendimi..”
İçimizdeki en sevgiliyi ne kadar hatırlıyoruz??? Aslında içimizdeki çocuğu sevdiğimizde, ellerimizi, gözlerimizi, saçlarımızı, parmaklarımızı, bir bütün olarak bedenimizi, ruhumuzu, zihnimizi tam oldukları halleriyle kabul edip sevdiğimizde etrafımıza nasıl bir enerji yaydığımızı biliyor muyuz, bunun farkında mıyız? Lütfen aynaya baktığınızda orda yeniden görün kendinizi ve sevin.. “Seni seviyorum” deyin aynadaki yüze, hatta bir de makas alın yanağınızdan 😉 Her halinizi, her şeyinizi, hoşunuza giden gitmeyen tüm yönlerinizi, tüm yaptıklarınızı, başarılarınızı, aldığınız dersleri, tümünü sevin.. İnanın siz kendinizi sevdiğinizde herkes de sizi sevecektir..
Bir yazımda şöyle demiştim: “Sevgiliyle, eşle, çocukla, kucaktaki kediyle, saksıdaki çiçekle, en sevdiğimiz koltukta bir bardak çayla kendimizle, herkesle ve herşeyle sevgi ve uyum içinde olduğumuz sürece her gün sevgili bir gündür..” Ve siz de lütfen yaşadığınız her günün değerinin ve güzelliğinin farkında olarak kendinizi sevin ve kendinize özen gösterin. Biz kendimizi sevdik mi, herkes ve herşey öyle sevgili ki.. En sevgilinin içinizdeki siz olduğunu görün: “İşte sevgili, bir tek sevgili nasıl değiştirir dünyanın gerçeğini…” 🙂
Ve şunu da lütfen hep hatırlayın: Sevgililerimiz, eski eşlerimiz dahil hayatımıza giren ve bir şekilde çıkıp giden tüm insanların bizden öğreneceği ya da bize öğreteceği bişeyler var.. Görevlerini tamamlayıp gidenleri sevgiyle uğurlayın.. Onlar gidince üzülüp ağlamak, yalnız hissetmek elbette çok doğal; yalnız buna çok takılıp kalmak yerine kendi varlığınızın farkında olun. Onların gitmesi siz hata yaptığınız için değil, bu size bir ceza da değil.. Birileri gidince siz eksilmiyorsunuz, bilakis siz olduğunuz halinizle tam ve mükemmelsiniz. O gitti diye değeriniz azalmıyor, siz olduğunuz halinizle değerlisiniz.. Ne diyor Mevlana:
“O dağa bir kuş kondu, sonra da uçup gitti.
Bak da gör, o dağda ne bir fazlalık var ne bir eksilme.”
Sizi seviyorum, sevgimle kucaklarım hepinizi.. 🙂
“Sevmek, mucizevi bir ilaçtır. Kendimizi sevmek hayatımızda mucizeler yaratır.” Louise Hay
5 Comments
yazınız çok güzel teşekkür ederim. sevgiyle kalın…
Günaydınlar…. Güne sizin yazınızı okuyarak başladım. Kendime bir güvenim geldi… Kendimi dağları delecek şekilde güçlü hissediyorum. Gün içerisinde eğer enerjim düşecek olursa tekrar bu yazınızı okumayı düşünüyorum. Çok teşekkürler paylaşımlarınız için. Sizi seviyorum. Kendimi seviyorum 🙂 Herkesi seviyorum.
sevgilerimle Ayten hanımcım.. 🙂
kendinizi severseniz tabii ki delersiniz dağları, hiç endişeniz olmasın Nazan hanımcım.. 🙂
Kitabımda da uzunca yazdım bunu, kendini sevmekle başlıyor herşey…
[…] sevmediği bişeyi yaparak tahammül sınırını ölçmeye kalkışmayın. Bakın burda da yazdım; siz kendinizi sevin, o da sizi […]
Kişi, önce kendisini sevmeli ki, karşı taraf onu sevebilsin.
Kendimizle barışık olduktan sonra hayat daha da kolaylaşacak sanırım.